Çözüm Merkezi

0 364 333 0 333

Çorum Hava Durumu

Çorum

25°C açık

Çözüm Merkezi

0 364 333 0 333

Çorum Hava Durumu

Çorum

25°C açık

Haberler

Seçimi değil milleti düşünerek çalışıyoruz

Seçimi değil milleti düşünerek çalışıyoruz

5 Mart 2017 Pazar

Çorum Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü tarafından yürütülen faaliyetleri Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, düzenlenen basın toplantısıyla tanıttı.

Bahabey İçme Suyu Arıtma Tesisi’ndeki Laboratuvar ve Scada Kontrol Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya Başkan Muzaffer Külcü, Başkan Yardımcısı Alper Zahir, Belediye Su ve Kanalizasyon Müdürü Zübeyir Tuncel ile ilgili birim yöneticileri ve çalışanları ile basın mensupları katıldı.

8 YILDA 350 MİLYON TL’LİK KAYNAK

Toplantının açış konuşmasını yapan Muzaffer Külcü, Çorum Belediyesi’nin su ve kanalizasyon hizmetleriyle ilgili hayata geçirdiği projeleri anlattı.

Sunumunu başlıklar halinde gerçekleştiren Külcü, görevde bulunduğu son 8 yılda bu alandaki çalışmalar için toplamda 350 milyon TL’lik kaynak kullanıldığını açıkladı.

Su ve kanalizasyon konusunda uyguladıkları pek çok projenin Türkiye’ye örnek olduğunu vurgulayan Külcü, Çorum Belediyesi’nin bu alanda pek çok büyükşehir belediyesini dahi geride bıraktığını ifade etti.

VÜCUDUN DAMARLARI GİBİ ŞEHRİ SARAN ŞEBEKELER

Çorum Belediyesi bünyesindeki 28 müdürlüğün faaliyetlerini sırasıyla kamuoyuna tanıttıklarını hatırlatan Başkan Külcü, Sosyal Yardım İşleri, Temizlik Hizmetleri, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlükleri’nin ardından Mart ayında Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü’nün çalışmalarını Çorum halkıyla paylaşacaklarını söyledi.

Külcü, “Bu vesile ile tüm şehir hep birlikte, hafızalarımızı tazeliyor; neler yapılmış, neler yapılıyor bunları hem hatırlıyor hem de hatırlatıyoruz” dedi.

Belediye birimlerinin hizmet alanları itibariyle birbirinden ayrıldığını belirten Külcü, “Tüm müdürlüklerimiz sürekli bir hizmet üretiyor. Ama bazıları var ki, ötekilerden ayrışıyor. Anlık varlığı ya da yokluğu hissedilebiliyor. Bunun için, o hizmetin; anlık dahi olsa aksatılmadan yürütülmesi gerekir. İşte, Su İşleri Müdürlüğümüz tam da böyle hizmet üretmek zorunda olan ve böyle de hizmet üreten bir birimimiz” diye konuştu.

Şehrin dört bir yanını, adeta bir vücudun damarları gibi saran içme suyu, yağmur suyu, atık su şebekelerinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve işletilmesi gerektiğine dikkat çeken Külcü, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“İnsan sağlığı bakımından en önemli birimlerimizden olan  Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü, 186 personeliyle, 7 gün 24 saat boyunca sorumluluğunun bilincinde olarak vazifelerini yürütüyor.

Barajlardan kuyulara, depolardan laboratuvara, isale hatlarından musluktaki suya kadar her anın ve her noktanın sağlıklı şekilde yönetilmesi gerekiyor. İnsan ve diğer canlıların sağlığı bakımından hem suyun varlığı hem de kalitesi şüphesiz en önemli konu. Sudan kaynaklanan sebeplerle yaşanan salgınlara, toplu ölümlere şahit olabiliyoruz. Böyle bir boyutta olmamakla birlikte, 1994 yılında çok acı bir tecrübeyi şehir olarak biz de yaşadık. O tarihteki haberler hatırlanırsa ya da hastane kayıtlarına bakılırsa, bu acı tecrübe açık- net görülecektir. Böyle bir döneme şahit olmamak, tekrar maruz kalmamak için; tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz.

‘SU HAYATTIR’

Milyonlarca yıllık insan hayatının ortak bir tecrübesi var, su hayattır. Bunun aksini söyleyecek herhalde tek kişi çıkmaz. Zira su temizler, canlandırır, güzelleştirir ve yeşertir. Su varsa yaşam vardır, umut vardır, gelecek vardır. Bu sadece insan için değil, tüm varlık alemi için de böyledir. Belediyemizin suya, insana; hatta tüm canlılara bakışı budur.

Su İşleri Müdürlüğümüzün faaliyetlerinin tanıtımı için Mart ayını özellikle seçtik. Çünkü ‘22 Mart Dünya Su Günü’. 1993 yılında BM tarafından, ‘giderek büyüyen su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve bu konuda daha somut adımlar atılmasını sağlamak amacıyla’ böyle bir karar alındı. Biz de bu konuda, bir farkındalık oluşturmak amacıyla özellikle Mart ayını seçtik. Bu ay boyunca Su ve Kanalizasyon Müdürlüğümüz’ün hizmet alanındaki çalışmaları eni-konu konuşacağız inşallah.

‘KAYNAKLAR AZALIRKEN İHTİYAÇLAR ARTIYOR’

Doğal kaynaklarımız sınırsız değil. Su da dahil olmak üzere, dünyadaki doğal kaynakların hiç birisi sonsuz değil. Ne kadar çok tüketirsek, ne kadar sorumsuz davranırsak, ne kadar hoyrat olursak bizden sonraki nesiller, bu kaynaklardan o kadar mahrum kalacaklar. Ne yazık ki; artan nüfus, kentleşme oranının yükselmesi, sanayileşme bu hususta en fazla olumsuz etki yapan durumlar. Kaynakların kirlenmesinde ve yok edilmesinde, az ya da çok herkesin payı var. Bunun önüne geçmek için de herkesin yapabileceği bir şeyler vardır.

Mademki Mart ayını özellikle seçtiğimizi ifade ettim, öyleyse herkese de bir çağrı yapmamız gerekir diye düşünüyorum. İçmek için, tarım için, enerji için, sanayi için, temizlik için, kısacası her yerde ve herkese su lazım. Su bizim için ne kadar vazgeçilmezse ve ihtiyaçsa; bizim evlatlarımız ve onların evlatları için de o kadar zaruri bir ihtiyaç olacak. Dünya zaten iyi tabloyla karşı karşıya değil. Öyleyse olanını korumak ve zenginleştirmek için hep beraber çaba gösterelim.

Değişik vesilelerle yayımlanan raporlara baktığımızda önümüzdeki 30-35 yıl içinde bir su krizine dönüşebilecek büyüklükte su sıkıntılarının oluşabileceğine dikkat çekiliyor. Dünyanın yüzde 70’i suyla kaplı. Bu bizi aldatmamalı. Çünkü biz bunun ancak yüzde 2,5’ini kullanabiliyoruz. Geriye kalan kısım okyanus ve deniz suyu. Bu yüzde 2,5’luk oranın neredeyse tamamına yakını buzullar ve yeraltı suları, içilebilir oran neredeyse yüzde 1’e tekabül ediyor. Tüm dünyanın su rezervi böyle. Kaynaklar azalırken, ihtiyaçlar artıyor.

Bugün dünya nüfusunun yüzde 20’si, yani 1,5 milyara yakın insan içilebilir temiz sudan mahrum yaşıyor. Sudaki kirlenme dolayısıyla her yıl 250 milyon insan bulaşıcı hastalıklara yakalanıyor. Her yıl 5 milyon insan bu sebeple hayatını kaybediyor. Yine 2,5 milyar insan da istenilen standartta olmayan içme suyuyla yaşamak zorunda. Dünyadaki su değerleri ile ilgili genel tablo bu.. Bir yanda sınırlı ve hızla azalan kaynaklar, bir yandan sürekli artan ihtiyaç ve tüketim. Bir yanda ise milyarlarca insanın yaşadığı yoksunluklar, hastalıklar ve ölüm.

‘SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİLİZ’

 

Türkiye’ye baktığımızda durum nasıl? Çok net bir şekilde ifade edeyim ki, su zengini bir ülke değiliz. Genel olarak ifade edilen tüm tehditler, Türkiye için de geçerli. Hatta bulunduğu bölge itibariyle, birçok yere göre daha fazla risk taşımaktadır. Küresel ısınma en fazla Türkiye’nin de içinde bulunduğu orta kuşağı etkiledi. Yağış rejimi fevkalade değişti ve azaldı. Dünya ortalamasının altında yağış alıyoruz. Dünya ortalaması 800 mm, Türkiye ortalaması ise 600 mm. Şimdilik kendi kendimize yeten bir ülkeyiz. Ama kaynaklarımızı korumak ve artırmak zorundayız. Aksi halde 2030-2035 yıllarında kişi başına düşen ‘kullanılabilir su miktarımız; 1/3 oranında azalacak ve tehlike kapımızı çalacak.

Hükûmetimiz bu riskin doğurabileceği tehditleri bertaraf etmek için önemli yatırımlar yapıyor. Bitki örtüsünün zenginleştirilmesinden baraj yapımına, suyun kirlenmesini önleyecek arıtma tesislerine kadar binlerce tesisin yapımını gerçekleştiriyor. 50, 100, 150 tesisin birden açılışı yapılıyor. Böyle yoğunlukta yatırım yapan dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Daha iki ay önce 4 milyar TL yatırım bedeli olan 151 tesisi Sayın Cumhurbaşkanımız bir defa da açtı.

‘SU İÇİN CİDDİ YATIRIMLAR YAPILIYOR’

Hükümetimiz Türkiye’nin her tarafına yaptığı gibi Çorum’da da önemli su projelerini hayata geçiriyor. Bayat, Dodurga, Osmancık, Mecitözü ve Alaca gibi ilçelerimizde önemli sulama yatırımları var.

Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu Hocam, ‘İçme suyu meselesi, sadece ilgili Belediyenin imkânları ve vizyonuna terk edilemeyecek kadar önemli’ der. Devletimiz bu doğrultuda hareket ederek meseleyi sahipleniyor ve Koçhisar, Kunduz, Şendere’de olduğu gibi yatırımlar gerçekleştiriyor. Çorum’a yapılan tüm yatırımlar için teşekkür ediyorum. Bakanımız, sözündeki hassasiyeti her projede eyleme de geçiren bir insan. Bunu yürütülen projelerden de görüyoruz. İlimize çok sayıda baraj ve gölet yapıldı. Hala devam edenler var. Bunlar da bitince 17 baraj, 20 gölet yapılmış olacak. Ekolojik dengenin korunmasına yönelik yatırımlar da dahil edilirse çevre ve suya yönelik projeler için Çorum’da, Orman ve Su İşleri Bakanlığımız’ın kullandığı kaynak 1 milyar 160 milyon TL’dir.

‘ÇORUM İÇİN ÇALIŞIYORUZ’

Çorum Belediyesi olarak bizler de su kaynakları ve su yataklarının ihyasına yönelik, gerek suyun en az kayıpla kullanıcıya erişmesine yönelik, gerekse en verimli, en tasarruflu şekilde kullanımına yönelik yatırımlarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Aynı şekilde içilen ve kullanılan suyun, istenilen standartta ve stabil şekilde değerlerini koruyarak, sunulmasına yönelik yatırımlarımızı istikrarlı bir şekilde devam ettiriyoruz. Modern araç ve ekipmanla, altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla hiçbir noktada açık bırakmadan hizmet üretmeye gayret ediyoruz. Ne kadar yatırım yapsak da tamamlandı diyemeyiz. Şehir sürekli büyüyor. İnsanların beklentisi, hizmetteki standart arayışı sürekli yükseliyor. Bir yandan yeni iskan alanları oluşuyor, bir yandan mevcut şebekede yenilemeler gerekiyor. Böyle dinamik bir yapı olan ve adeta şehri saran bir şebekeden bahsediyoruz. Böyle bir alan için ne kadar yatırım yapılırsa yapılsın, tamamlandı diyemeyiz. Ne kadar hassas olursak olalım, sorunsuz bir zamandan söz edemeyiz. Mutlaka eksik olur, hata olur, noksan olur… Bunun da bilincindeyiz. Bunu da peşin peşin kabul ediyoruz.

‘101 BİN 239 ABONEMİZ VAR’

 

Su ve Kanalizasyon Müdürlüğümüz’ün hizmetleri doğrudan, tek tek bu şehirde yaşayan herkesin hayatını ve sağlığını direkt ilgilendiriyor.

Bu müdürlüğümüzün hizmet ilişkisinin kurulmasının bir ön işlemi var. Hizmetlerinden yararlanılabilmesi için öncelikle abonelik işleminin tesisi zorunlu. Bu her ilgilinin malumu olan bir durum.

Şu an da toplam 101 bin 239 abonemiz var. Bunlardan 80 bini konut (mesken) abonesi. Bu abonelerimize ilave olarak farklı abonelik imkânlarına sahip olan 1.557 tane şehit yakını, gazi ve engelli abonemiz var. Bunlar daha düşük bedelle su kullanımı imkânına sahip. Ayrıca 20 bin civarında da işyeri abonesi, resmi kurum aboneliği söz konusu.

‘GEÇEN YIL 17 MİLYON METREKÜP SU TÜKETTİK’

TUİK hesaplamalarına göre, Türkiye’de kişi başı günlük su tüketimi 217 litre civarında. Tabi bu veriye şebekede meydana gelen kaçak miktarı da dâhil. Türkiye’nin şu anda kaçak oranı yüzde 45’ler civarında. 2010 yılında yaptığımız değerlendirmeye göre, bizdeki ortalama da böyleydi. Aldığımız tedbirlerle bunu yüzde 33 seviyelerine indirdik. Bu tedbirlerle birlikte 259 bin nüfusumuzun geçen yılki su ihtiyacı, yani şehrin toplam su sarfiyatı (kayıp-kaçaklarla beraber); 17 milyon metreküp civarında oldu. Dönemsel olarak rutin dışı artışlar olabiliyor; ama bu ortalamayı değiştirmiyor. Esas tüketim artışı, nüfus artışıyla beraber oluşuyor. Bununla birlikte refah seviyesi yükseldikçe, sanayileşme oranı arttıkça su tüketim oranları da artıyor. Kısaca şunu ifade edebiliriz; sayaçtan okunan su sarfiyatımız 12 milyon metreküp.

‘BARAJLARIMIZIN TOPLAM HACMİ 45 MİLYON METREKÜP’

101 bin aboneye, yani 259 bin insanımıza sorunsuz, kaliteli su sağlıyoruz. Peki; bu suyu nerden alıyoruz, hangi kaynaklardan istifade ediyoruz?

3 çeşit kaynağımız var. Barajlar, kuyular ve kendiliğinden yeryüzüne çıkan doğal su kaynakları. En büyük kaynağımız barajlarımız. Çorum Belediyesi olarak tükettiğimiz suyun yüzde 75’ini barajlardan temin ediyoruz. Bu her şehir için; hem daha garantili hem de daha ekonomik olan bir yöntem. Su aldığımız 3 barajımız var. Şehre 30, artırma tesisine ise 17 kilometre mesafede olan Yenihayat Barajı, 26.7 milyon m3’lük hacme sahip oluşuyla şu anda en büyük kaynağımızı oluşturuyor

Hatap Barajı, Alaca yolu üzerinde şehir merkezine 23 km, arıtma tesisine ise 15 km uzaklıkta. Hatap, 12,4 milyon m3’lük su hacmiyle ikinci önemli barajımız ve su kaynağımız. Çomar (Çorum) Barajı ise Çorum’un en eski içme suyu barajıdır. 40 yıldan beri bu şehre hizmet eden bu emektar barajımızın hacmi ise 6,5 milyon m3. Artık çok eski bir baraj haline geldi. Zorunlu olmadıkça, kış dönemi yağışlı zamanlar hariç buradan su almıyoruz. İnşallah Koçhisar projemizi tamamlayınca bu bölgeyi bir rekreasyon çalışması ile yeni bir yaşam alanına çevireceğiz.

‘BARAJLARIMIZIN DOLULUK ORANI YÜZDE 42’

Saydığımız bu üç barajımızın toplam hacmi 45 milyon metreküp. Şu an da doluluk oranları ise yüzde 42 ile 19 milyon metreküp seviyesinde. 12 kaynaktan daha su alıyoruz. Bunlardan 7 tanesi kuyu. Pınarbaşı, Konaklı, Taşocağı, Kuruçay, Altınbaş, Karaağaç, Silmkent; su aldığımız kuyularımız. 5 tanesi ise doğal kaynak. Bunlarsa; Pınarbaşı, Sağmaca, Kavacık, Elmalı ve Melikgazi. Su ihtiyacımızın yüzde 25’ini de bu kaynaklardan temin ediyoruz.

İSALE HATLARI İLE ÇORUM’A CAN SUYU

3 barajımız olduğunu ifade ettik. Çomar Barajı, doğrudan şebeke bölgesi içinde, diğer iki barajın suları ise uzun isale hatları ile arıtma tesislerine ulaşıyor. Yenihayat İsale Hattı daha önce yapılmıştı. Görev dönemimiz içinde 15 kilometre isale hattını yaptık. Üzerinde çalıştığımız ilk işlerimizden birisi, Hatap Barajı İsale Hattı oldu. 15 kilometrelik hattı, o günün birim fiyatlarıyla 5,5 milyon TL yatırımla tamamladık. Böylece yeni bir su kaynağına kavuştuk. 6 yıldır ihtiyaca göre, Hatap Barajından su alıyoruz.

‘TEK BAŞINA ÇORUM’UN SU İHTİYACINI KARŞILAYABİLECEK’

Şimdi daha büyük bir projenin ihale aşamasındayız. 2 yıla yakın süredir üzerinde çalıştığımız 51 kilometrelik Koçhisar İsale Hattı’nın proje ve maliyet çalışmalarının sonuna geldik. 75 – 80 milyonluk maliyetli, dev bir içme suyu projesini hayata geçiriyoruz. İnşallah 2017 yılında ihalesini yapıp 2018 yılında bitirmeyi planlıyoruz. Bu projenin tamamlanmasıyla birlikte sadece Koçhisar Barajından bile tüm ihtiyacımızı karşılayabilecek imkana sahip olacağız. Ayrıca bu isale hattı üzerine 1 MGW’lık hidroelektrik santrali kurarak 51 km’lik hat üzerindeki tüm pompaların enerji ihtiyacını buradan karşılayacağız. Böylece Belediyemize yıllık, 1,2 milyon TL’lik bir tasarruf sağlamış olacağız. Bu proje içinde Bahabey Arıtma Tesisi’nde 10 bin tonluk bir de depo yapacağız. Şu anda kullandığımız 10 deponun toplam kapasitesinin 27 bin 500 tonluk olduğunu düşünürsek projenin değeri daha iyi anlaşılır. Mevcudun 1/3’ü kadar bir depo yapmış olacağız. Koçhisar İsale Hattı mevcut verilere göre Çorum’da su tartışmalarını 50 yıl süreyle kapatacak, asırlık bir proje.

‘KOPARAN DERİVASYONLARI YÜZDE 98 TAMAM’

İsale hatlarına benzer bir çalışma da Koparan Bölgesi’nde yürütmekteyiz. Aslında bu bizim için yeni bir kaynak. Asırlardır boşa akıp giden suları, kanallarda toplayarak Koparan Derivasyonları ile Yenihayat Barajı’na taşıyoruz. 4 kollu bir proje olan bu çalışmada bir kanal doğrudan baraja, 3 tanesi ise bir kanal üzerine toplanarak baraja ulaşacak. Proje yüzde 98 oranında tamamlandı. Kanalların uzunluğu 21 bin metre. İki ihalesi yapılan projenin yatırım maliyeti ise 15,5 milyon TL. Kısa zaman içinde tamamlanacak bu proje ile boşa akıp giden 2,9 milyon metreküp suyu kazanmış olacağız.

‘SU ARITMA TESİSLERİNİN MODERNİZASYONUNA 9,4 MİLYON TL’

Gördüğünüz üzere musluktan akan suyun serüvenini adım adım takip ediyoruz. Barajlardaki, kuyulardaki, kaynaklardaki sular doğrudan şebekeye verilmiyor. Bir mekanizmadan daha geçiyor. Burası neresi? Tabiki, arıtma tesisleri…Su şebekeye verilmeden önce son operasyon, son işlem burada yapılıyor. 2 içme suyu arıtma tesisimiz var.

Bahabey İçme Suyu Arıtma Tesisi’nde biri 1979, diğeri 1994’te yapılan olmak üzere iki ayrı tesis var.  Yapımına 2005 yılında başlanan Organize İçme Suyu Arıtma Tesisi ise 2007 yılında hizmete açıldı. Şu anda Hatap ve Yenihayat Barajı’nın isale hatları ile gelen suyun arıtımı burada yapılıyor. Koçhisar hattımız da inşallah buraya ulaşacak. Her üç tesis de bizden önce yapıldı. Bu tesislerde bizim yaptığımız şey ise modernizasyon. 10 yıl, 24 yıl ve 38 yıl önce yapılmış tesislerin aynen çalışması, çalıştırılması düşünülemez. Günün ihtiyaçları, teknolojinin imkânları, bilimin keşifleri, buluşları neyse bunları günü gününe takip ediyoruz. Yenilikleri belediyemize kazandırıyoruz. Bu konuda Su İşleri Müdürlüğü en başarılı müdürlüklerimizden biri. 8 yıl içerisinde yenilenme amacıyla ve teknolojik imkânların geliştirilmesi gayesiyle içme suyu arıtma tesislerimiz için 9,4 milyon TL’lik yatırım yaptık. Bu tutar hemen hemen yeni orta ölçekli bir tesisin yatırım maliyeti kadar. Bunun mutlaka yapılması lazım. Hem tesislerin kullanım ömrünü uzatmak hem de su kalitesini korumak için zorunlu yatırımlar. Bu yenilenmeler sayesinde; şu anda arıtmadan çıkan suyu 24 saat izleyebiliyor ve kontrol edebiliyoruz.

‘MUSLUKTAN AKAN SUYU GÖNÜL RAHATLIĞIYLA İÇİYORUZ’

Su kalitesinin takibi ve suyun yönetimi de bizim için önemli bir faaliyet alanı. Arıtma tesisinden musluktan akana değin, suyun her anının kontrol ve takip altında olması lazım. Aksi halde musluktan alınan numunenin analiz sonuçları ile şebekeye giren numunenin sonuçları farklı olur. Buna müsaade edemeyiz. Biz şu iddiadayız; ‘Çorum’da musluk’tan akan su; Türkiye’nin en sağlıklı musluk sularındandır’. Bütün Çorum’a sesleniyorum; musluktan akan suyu gönül rahatlığıyla içebilirsiniz. Suyumuzun kalitesinden bu kadar eminiz. En ufak bir rahatsızlık duyduğunuzda da lütfen Belediyemizi arayınız. Ben, evimde musluktan suyumu doldurup içiyorum.

Suyumuzun kalitesine güveniyoruz. Ama bu kalite ve sağlıklı standartlar kendiliğinden olmuyor. Aynı arıtma tesisleri için anlattığım gibi şebeke içinde de her ânı takip ediyoruz. Ta ki musluktan akana kadar. Bu süreci de adım adım takip ediyoruz.

Şehrin muhtelif noktalarında 10 depomuz var. Bu depolarımızın toplam hacmi 27 bin 500 ton. 10 bin tonluk yeni bir depo daha yapacağız. Böylece 37 bin 500 tonluk bir hacme kavuşacağız. Tüm depolarımızı 6 aylık periyotlarla temizliyoruz.Göreve başladığımızda bu depolar neredeyse elden çıkmış, kullanılamaz hale gelmişti. Su o depoya hiç girmese daha sağlıklı olabileceğini tereddütsüz ifade edebilirim. Bunların hepsini pırıl pırıl yaptık. Tamamına ölçüm cihazları yerleştirdik. Buraları şimdi 24 saat dijital ortamda takip ediyoruz. Değerlerde en ufak bir farklılaşma olduğunda sinyal alıyor ve müdahale ediyoruz.

SAĞLIKLI SU İÇİN ONLİNE TAKİP ve 108 BİN ANALİZ

Biz suyumuzu Sağlık Bakanlığı’nın akredite ettiği hususi laboratuvarlarda periyodik olarak analiz yaptırıyoruz. Yasal zorunluluk gereği bunu yapıyoruz. Fakat esas olan, sorun var mı bunu tespit etmek değil, -bu da önemli ama-  bunun önüne geçecek mekanizmaları kurmak ve sistemi sağlıklı bir şekilde işletmek. Yeni sorun oluşmasının önüne geçmek. Bunun için kendi laboratuvarımızı kurduk. Bu standartlara sahip sayılı il belediyelerinden birisiyiz. Kaynaklardan, kuyulardan, barajlardan gelen ve nihai olarak arıtma tesislerinden şebekeye giren suyun kimya ve bakteriyoloji laboratuvarlarımızda her türlü analizini yapıyoruz. Depolarımıza ve içme suyu tesislerimize yerleştirdiğimiz on-line izleme cihazları ile takip ediyor, numune alıyoruz. 24 saat içinde aralıklı olarak, numune alarak ayda ortalama 9 bin, yılda 108 bin analiz yapıyoruz.

SCADA sistemi, geniş alana yayılmış tesislerin tek merkezden bilgisayar, cep telefonu veya tablet gibi taşınabilir cihazlarla izlenebildiği bir sistem. 2016 yılı sonunda tamamladık ve 2,5 milyon TL yatırım yaptık. Şimdi başkan olarak ben, ilgili başkan yardımcısı, müdür ve ilgili personel cep telefonumuzdan an be an sistemi takip edebiliyoruz.

 

2 BİN 167 KİLOMETRELİK ŞEBEKE AĞI

Göreve başladığımız günden itibaren en iddialı olduğumuz konulardan birisi de altyapı oldu. Bize hep dediler ki; ‘aman parayı yerin altına gömme, kimse görmez onu. Unutulur, asfaltın üstüne bakın.’ Biz buna tevessül etmedik. Altyapı tüm belediye başkanlarının en çok uğraşmak, bütçe ayırmak zorunda kaldığı alanlardandır. Yapan var, yapamayan var. Biz yapanlardan olmayı tercih ettik. Biz de bu konu da büyük adımlar attık. Duyarsız yöneticilerden olmadık. Seçimi değil, milletin sağlığını düşünerek çalıştık. Yağmur suyu ile ilgili özellikle, merkezdeki caddelerde zor çalışmalar yaptık. Artık neredeyse önemli alt yapı sorunları olmayan bir kent haline geldik diyebilirim.

270 kilometrelik kısmı dönemimizde olmak üzere toplam 410 kilometrelik altyapı yatırımı yaptık. Şehrin altında 2 bin 167 kilometre şebeke var. Yapılan bu yatırım gerek oluşan arızalardaki azalmalar, gerek müdahale kolaylığı ve gerekse arızaları giderme sürelerindeki kısaltmalarda da kendini gösteriyor.

‘İÇME SUYU ve YAĞMUR SUYU ŞEBEKELERİNE BÜYÜK YATIRIM’

İçme suyu, şehri adeta bir damar gibi saran bir şebeke sistemine sahip. Şehrin altında 1.300 kilometrelik bir içme suyu şebekesi var. Bu hattın 143 km’lik kısmını,  ( % 11’lik kısmını)  yeni yaptık. Burada özellikle ifade edilmesi gereken husus kullanılan borular. Daha önce asbest ve PVC borular kullanılmışken artık buna son verdik. Şimdi daha sağlam ve kullanım ömrü daha uzun olan poliüretan borular kullanıyoruz. Bu, suyun şebekede bozulmaması için de özellikle önem arz eden bir durum.

Altyapı yatırımları içinde en sona bırakılan konu yağmur suyu şebekesi. Çünkü yokluğu hayatın her anını etkileyen sorunlar oluşturmaz. Sadece yağmurlu zamanlarda eksikliği hissedilir. Bu bizde de böyle olmuş. Göreve başladığımızda şehrin tümünde toplam 24 kilometre yağmur suyu şebekesi vardı. Özellikle nüfusun yoğun olduğu merkezi bölgelerde büyük sorunlar baş göstermeye başlamıştı. Yağmur suyu hattı olmayınca kanalizasyon şebekesi kullanılıyordu. Gazi Caddesi ve İnönü Caddesi bile böyleydi. 2011 yılında çok büyük bir çalışma yaptık. En fazla bütçe, emek ve zaman ayırdığımız işlerden biri yağmur suyu şebekesi oldu. 24 kilometrelik hattın üzerine 93 kilometre ilave yaptık. Böylece toplamda 117 kilometre yağmur suyu şebekesine ulaştık. İstisnai durumlar mutlaka oluyor ve olacak. Bunu biliyor ve kabul ediyoruz. Bu hatları yapmakla neyi başardık; olur olmaz yağmurda trafik tıkanmıyor. Bodrum ve zemin katlardan gelen su baskını şikâyetleri azaldı. Kanalizasyon taşkınları önlendi. Atıksu arıtma tesisinin yükü azaldı. Bundan sonra ihtiyaç hissedilen yerlere yağmur suyu hattı inşa etmeye devam edeceğiz.

‘ALTYAPIDA SORUN YOK’

Altyapı yatırımlarımızın 3’üncü ayağı ise kanalizasyon şebekesi. Şehirde (bağlantı noktaları hariç) 750 kilometre kanal şebekesi var. Sağlık yönünden kenti tehdit edecek bir tehlikenin oluşmaması için iyi yönetilen bir kanalizasyon şebekesi de zaruri. Sorunlu kentlerde nasıl problemlerin ortaya çıktığı dün de gündeme geldi, bugün de gündeme geliyor. Çorum Belediyesi hiçbir dönem bunlardan biri olmadı. Dönemimizde de sorun oluşmaması için özel bir gayret gösterdik, gösteriyoruz. 173 kilometre ilave hat yaptık. Her 3 altyapı yatırımı için de büyük bir sorunumuz olmadığını tekrar ifade etmek isterim. Yaptığımız 410 km’nin 2/3’sini birinci dönem yaptık. Bundan sonra da ihtiyaca göre devam edeceğiz.

 

ATIKSU İÇİN 50 MİLYON TL’LİK YENİ YATIRIM

Gerek içme suyumuzun gerekse kullanma suyumuzun tesis anlamındaki son durağı, atıksu arıtma tesisleri. Kullandıktan sonra suyun tekrar doğaya bırakılmadan önce içinde oluşmuş, karışmış ve doğaya zarar verebilecek maddelerden arınması amacıyla işlendiği tesislerdir. Alıcı ortama deşarj edilmeden önce ve belediye tarafından gerçekleştirilen son işlem olarak bu tesislerde, arıtma işlemi yapılır ve böylece alıcı ortama verilir.

Şu anda bizim kullandığımız Atıksu Arıtma Tesisimiz, Karacaköy civarında, Şeker Fabrikası’nın arka tarafında kurulu. Bu tesiste yıllık 20 milyon metreküp suyu arıtıyoruz. Bu miktar kullandığımız içme suyunun, yüzde 40 kadar üzerinde. Bunun sebebi ise şebekedeki kaçaklar, kuyu suyu kullanımı, yağmur suları ve yer altı suları. Atık su arıtma tesislerinin gerek kurulumu gerekse düzenli işletilmesi hususunda hükümetimizin de teşviki ve özel takibi var. Görev süremiz içinde bu mevcut tesisin modernizasyonu için 4,7 milyon TL ilave yatırım yaptık.

Mevcut tesis şu anda ihtiyaca cevap veriyor. Fakat şehir her geçen gün büyüyor, nüfus artıyor. Dolayısıyla kullanılan su ve sonucu olarak atıksu da artıyor. Buna bağlı olarak yeni bir yatırım ihtiyacı söz konusu. Şu anda böyle bir çalışma yürütüyoruz. Yeni tesisin proje hazırlıklarının son aşamasındayız. Yeni projenin kapasitesi 500 bin nüfusluk bir kente hizmet edecek büyüklükte olacak. Mevcut tesisin hemen yanına kuracağımız yeni Arıtma Tesisimiz, atıksu içindeki azot – fosfor giderimini de sağlayacak. ‘İleri Biyolojik Arıtma’ teknolojisine sahip olacak. Tahmini maliyetinin 50 milyon TL civarında olacağını öngördüğümüz bu tesis için mümkün olabilirse AB hibe programlarından istifade etmeyi planlıyoruz. Aksi halde kendi bütçemizden yapacağız. Atıksu arıtma tesisleri suyun serüveninin sona erdiği yer. Buradan, tekrar doğal ortama salıyoruz.

‘TÜRKİYE’YE ÖRNEK ÇALIŞMALARA İMZA ATTIK’

Bütün Çorum hatırlayacaktır.  Şöyle 8 – 10 sene öncesine dönersek özellikle yaz döneminde içtiğimiz suda, ağır bir metal kokusunun olduğu hemen aklımıza gelir. Bizden önceki yıllarda, kullanılan bütün kimyasallara rağmen koku giderilememişti. Musluğu açınca rahatsız edici, ağır koku hemen hissediliyordu. Buna bir çözüm bulmak için çok araştırma yaptık. DSİ mühendisleriyle, büyükşehir belediyeleriyle, onlarca proje otoritesiyle görüşme yaptık. Bu görüşme ve araştırmalardan bir sonuç alamadık. Kendi sorunumuzu kendimiz çözmeye çalıştık ve kendi projemizi hazırladık. Bütün barajlarda dipten su alınır. Biz hazırladığımız proje ile üst kottan su almayı başardık. Zaman zaman da bu kotu değiştirerek kokunun tamamını önledik. Bu sistemi hem Yenihayat hem de HatapBarajları’na kurduk. Biz, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nden istemiştik. Böyle bir sistem yok demişlerdi. Biz yaptık, sonra onlar da bizden alıp geliştirdiler. Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu da bunu Çorum Belediyesi’ni ziyaretinde bizzat ifade ederek Türkiye’ye örnek gösterdi.

‘KAYIP-KAÇAĞI YÜZDE 25’İN ALTINA ÇEKECEĞİZ’

Konuşmamın başında da ifade ettiğim üzere doğal kaynakların hiç biri sınırsız değil. Su da sınırsız bir kaynak değil. Öyleyse her türlü lüzumsuz kullanımın önüne geçmeli ve en önemlisi şebekeden kaynaklanan her türlü kayıp ve kaçağın önüne geçmeliyiz.

Kayıp – kaçak oranında dünya ortalaması yüzde 30 – 35. Türkiye bu oran yüzde 43. Çorum’da kayıp – kaçak oranı ise yüzde 33 civarında. Bu oranı önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 25’in altına çekmeyi hedefliyoruz. Kayıp – kaçağın en büyük sebebi şebekedeki arızalar ve zaman zaman şebekeye yapılan yetkisiz müdahaleler. Yüzeye çıkmayıp, yeraltında kendisine bir yatak bulan kaçaklar, çok yüksek miktarlara çıkabilmekte ve uzun süre tespit edilememekte.

ŞEBEKENİN RÖNTGENİNİ ÇEKİYORUZ’

Şebekede çok ciddi iyileştirmeler yaptık. Şebekenin adeta röntgenini çekiyoruz.  Araç parkımızı güçlendirdik. Teknolojik takip yapıyoruz.

Asfalt altında kalmış 211 tane su vanası tespit ettik. Bunları standarda ve erişime uygun hale getirdik. Daha önce mahallelerdeki 25 – 30 sokağın suyu tek vanadan kontrol ediliyordu. Bunu daha dar alana çevirdik. Bunun için 485 tane yeni vana yerleştirdik. Bu ne işe yaradı? Bir sokakta arıza olunca tüm sokakların suyunu hatlardan boşaltmıyor ve aynı zamanda da kesmiyoruz.

10 YILINI DOLDURAN 31 BİN SAYAÇ DEĞİŞTİ

10 yılını dolduran sayaçların değiştirilmesi zorunlu. Bizden önce böyle bir çalışma yapılmamış. 400 sayaç üzerinde uygulama yaptık. İncelenen sayaçların yüzde 18.4 oranında eksik okuma yaptığını yani sayacın sarfiyatı göstermediğini, kaçağı tespit ettik. 10 yılını doldurmuş 39 bin 500 sayaç tespit ederek bunlardan 31 bin tanesini değiştirdik.

‘ŞEBEKENİN YÜZDE 30’U SAYISAL ORTAMA AKTARILDI’

Belediyemizin altyapı ile ilgili gerek Su İşleri Müdürlüğü gerekse diğer müdürlükler bakımından en önemli çalışmalarından biri ‘sayısallaştırma’ çalışmasıdır. Sayısallaştırma; en basit ifadesiyle; nerede neyimiz var, bunun elektronik ortamda kayıt altına alınmasıdır. Bu uzun zaman alacak bir çalışma; ama mutlaka yapılması gereken bir çalışmaydı. Kurumsal bir hafızanın oluşturulması lazım. İşte sayısallaştırma dediğimiz iş tam olarak budur. Elbette ifade ettiğim gibi kısa sürede bitmeyecek. Biz çalışmaya devam edeceğiz. Bir zaman sonra öyle bir noktaya geleceğiz ki nerede neyimiz var, bilgisayarı açan herkes görecek. Şebeke üzerine onlarca ton dolgu gelse bile milimetrik tespit yapılabilecek. Oluşan arızalarda noktasal müdahaleler yapacağız. Böylece, zamandan, emekten, maliyetten kazanacak çağa yakışan bir usulle çalışabileceğiz. Tabi bunu gerektiğinde ilgili kamu kurumlarıyla paylaşacağız. Hatta kendisiyle ilgili olan kısımla sınırlı kalmak kaydıyla vatandaşla paylaşacağız. Şu ana kadar 650 kilometrelik şebekeyi kazılı veya kazısız çalışmalarla sayısal ortama aktardık ve toplamda yüzde 30’lar seviyesine ulaştık.

‘ARAÇ PARKURUNU GÜÇLENDİRDİK’

Müdürlüğümüzün hizmetlerini 19 araç ve ekipman yürütüyor. Bu araçların her biri mutlaka önemli. Benim burada zikretmek istediğim 4 araç var.  Bunlar, kanal görüntüleme aracı, su kayıp – kaçak tespit aracı, kanal temizleme aracı ve dairesel asfalt kesme aracı. Bunları da uzunca anlatacak değilim. Birkaç cümleyle geçmek istiyorum.

Kanalizasyon şebekesinde bir arıza meydana geldiğinde, önceden geri tepmenin meydana geldiği noktadaki rögardan başlayarak saatler süren bir çalışma yapıyorduk. Şimdi, Kanal Görüntüleme Aracı ile ucunda kamera bulunan robotu kanalın içine salıyoruz. Robot, tıkanıklık olan noktaya geldiğinde yüzeye sinyal gönderiyor. Görüntüden, tıkanmanın sebebini tespit ediyor ve gerekli müdahale neyse onu yapıyoruz. Bu çok az sayıda belediyede kullanılan, ileri teknolojik bir araç.

Su Kayıp – Kaçak Tespit Aracı da zikretmek istediğim diğer aracımız. Şebekeden kaynaklanan sebeplerle Türkiye ortalamasının altında olsa da kayıp – kaçak oranımızın hala yüksek olduğunu az önce de ifade ettim. Bunu düşürmek için çalışıyoruz. Bu amaçla söz konusu aracı aldık. Bu da yine az sayıda belediyenin sahip olduğu bir araç. Yüzeye vuran suların kaynağı, kaçak ise arızalı yer bir şekilde bulunuyor. Ama yüzeye vurmayan sular yıllar boyunca bile öylece kalabiliyor. İşte bu araç bunları tespit edebiliyor. Bir doktor hassasiyeti ile arkadaşlarımız kulaklıklarla, asfaltın altını dinliyorlar. Gecenin en ıssız vakitlerinde yerin altından gelen o sesi dinliyor, kaçağı buluyor ve arızayı gideriyorlar. 3 yıldır bu aracı kullanıyoruz. Buralardan önlediğimiz kaçak su miktarı 2 milyon 545 bin ton. Yani 3 yılda bu araçla Çomar Barajı’nın kullanılabilir rezervinin yarısı kadar suyumuzun boşa akmasını önledik.

‘SU GİBİ AZİZ OL ÇORUM’

Su İşleri Müdürlüğümüz için 8 yılda 350 milyon TL kaynak kullandık. Görüldüğü üzere; uzun bir sürece yayılmış, geniş bir alanda ve herkese doğrudan dokunan bir müdürlüğü konuşuyoruz.

Son söz olarak şunu söylemek isterim; Çorum’un şebeke suyu, Türkiye’nin en temiz şebeke sularından biridir. Gönül rahatlığıyla musluklarınızdan akan suyu içebilirsiniz. Su gibi aziz ol Çorum.”

2024 © Çorum Belediyesi Bilgi İşlem Müdürlüğü

Hızlı Menü

Duyurular
Etkinlikler
Haberler
Vefat Edenler
Hızlı Menü

Çerez Bilgilendirmesi

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için çerezler (cookie) kullanmaktayız. Bu web sitesini kullanarak çerezleri kullanmamıza izin vermiş olursunuz.